25 OLMADAN
Yazıp yazıp siliyorum. Kim olduğumda kaç yaşında olduğum da o kadar gereksiz bilgiler ki, yazıya "Ben özge, 25 olmak üzereyim" cümlesiyle başlamaktan vazgeçtim. Gerçi bu yazıda okuyacak olduğunuz her şey gereksiz; sadece iç dünyasında bunalımda olan, 25 yaşına merdiven dayamış, halen bir baltaya sap olamamış aptal bir insanı okuyacaksınız. Küçükken kendime hayalperest ucube derdim, o zaman da hayalperesttim şimdide öyleyim, O zaman da ucubeydim şimdide öyleyim. Anlayacağınız ben hale o aptal toy hayalperest ucubeyim. Değişen iki şey var birincisi yaşım, ikincisi kalbim daha kırık. Dolayısıyla tahamül seviyem yok denecek kadar az. Hem kendime hem insanlara... İnsanlardan kaçmak kolay da insanın kenden kaçması imkansız. Yirmi dört saat boyunca bu beden, bu zihin, bu kalple yaşamak zorundayım. Bu zaruriyet beni her geçen gün daha da yoruyor. Ulan doğmak istiyor musun diye soran olmadı ama yaşarken sen ne yapacaksın diye bakan gözlerin haddi hesabı yok. Bilmenizi isterim, ani öf...