GEÇMİŞTEN GELEN KESİT
25
Haziran 2020/ Perşembe Sabahı
"...Beklemek, gerçekten çok zor. Zamanın geçmesini beklemek. Özellikle de kafam bedenime ağır geldiği sabahlarda. Fizyolojik olarak bedenimin bana ağır gelmesi gerekirdi. Bedenimde bana fazlalık olan bolca yağ ve su var. Bunları vermek için çabaladığımda oluyor. Gel gör ki kafamın ağırlığına sebep olan düşünceler, onlardan bir türlü kurtulamıyorum. Zaman diyorlar, beklemek gerekirmiş. Şu zaman dedikleri şey geçmek bilmiyor. Oturduğum ev bir apartmanın en yüksek katı, o yüzden uyandığımda gördüğüm ilk canlılar, kuşlar. Bu sabah onların uçuşu bile bir ağır ağır işliyor. Depresyon çok ağır, yaşamak daha da ağır geliyor. Her şeyin hızlı gerçekleşmesi gerekmez miydi? Büyükler yirmili yaşların çok hızlı geçtiğini söyler durur. Bu sözleri neden benim hayatım için geçerli değil? Ya da benim zihnim için geçerli değil? Sonuçta yirmilerimin başında bir bireyim. Ben bir birey miyim? Birey olmanın gereklilikleri, yirmilerinde bir birey olmanın gereklilikleri; benim hayatım için de geçerli olmalıydı. Bir yerde yanlış yapıyorum. Beklemeyi öğrenmeliyim ya da buna alışmalıyım. Alışmak da öğrenmeye dahil. "
"...Aşırılıklarla bir yaşam sürmeye çalışırken belli bir yaştan sonra bulmaca da aşırı sevgi durumu karşılığında olan aşk beni buldu. Her şey gibi bu da hayalini kurduğum gibi gitmedi. En büyük zayıflığım haline geldi. Zayıf biri olmak hem bedenen hem ruhen olsun isterdim. Bedenen zayıf biri olamadım. Bu da aşırı taktığım durumlardan biri haline geldi. Tüm bu karmaşa sürüp giderken, ben boğuldum. Oysa yüzmeyi de iyi bilirim. Düşüncelerin yoğunluğu, suyun yoğunluğu ile aynı seviyede değil. Düşüncelerin yoğunluğu hareket edemeyeceğim kadar fazla ama beni suyun üstünde tutuyor. Düşünemediğim zamanlarda yaşayabileceğimden hep şüphe duyarım, kendimden şüphe duyarım, insanlardan şüphe duyarım. "
Yorumlar
Yorum Gönder