Kayıtlar

Şubat, 2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

BİR ŞARKI BİR YALNIZLIK

Resim
  Gecenin derin sessizliği ve şehrin sessiz gürültüsünün, arabalar ve rüzgarın sesiyle birleştiği saatlerde yazıyorum. Bir yandan da telefondan açtığım duygu yüklü nostaljik şarkı... Bağırıyor Nil Burak o hüzünlü sesiyle "Yalnızım ben çok yalnızım, buymuş benim alın yazım". Bilmem ki kaç yıl önce haykırıyordu hem kendi yalnızlığına, hemde geçmiş ve gelecekteki yalnızlıklar adına ve belkide o da farkında değildi, kaç yalnız ile birlikte haykırdığına. Sanat budur bence; sayılamayacak kadar duygu ile sayılamayacak kadar insanın kalbine dokunmak. Böyle boş bir gecede "Vay be ne kadar da anlamlı bir gece." dedirtmektir sanat... Bu şarkıyı dinlemeden önce kendimi,insanları ve bu dünyadaki her şeyi boş bir yalnızlık zannediyorken; bu şarkı ile birlikte yalnızlık bir o kadar anlam kazandı. Bu şarkıyı dinlemeden önce "Neden yaşıyorum ki?" diye sorular sorarken, artık düşüncelerim tersine döndü "Ben yalnızlık için yaşıyorum." demeye başladım. Şarkının rit...

YAŞAM İLE EŞ DEĞER METİN

Resim
  Dünya dediğimiz yer bir sürü farklı şeyin bütünleşip, bir düzen oturttuğu yerdir. Bir sürü farklı şeyden kastımı açıklarsam çok daha anlaşılır olacaktır.   Bir sürü farklı varlık, bir sürü farklı duygu, bir sürü farklı düşünce ve en önemlisi bir sürü farklı zaman bütünü... "Zaman" Bu kavram üstüne bilim insanlarından tutun da, filozofuna kadar birçok kanıtlanmış ya da kanıtlanamamış birçok fikir atılmış ortaya. Ben fenci değilim o yüzden bilim açısından zamanı anlatabilecek bilgiye sahip değilim. Tutup da"Zaman hakkında şu filozof şunu demiş." diye bir yazı da yazmak istemiyorum. Çünkü benim burada yazı yazma amacım sizlere, benim gözümden bir dünya, sunmak.   Zaman kavramını duyduktan ve düşünmeye başladıktan sonra aklımda uyanan birincil olgu; geçmişte yaşanılan acılar. Neden mi ilk önce kötü geçmiş aklıma geliyor? Aslında çok kötümser biri değilimdir ama hassas biri olduğum için kötü geçmiş hep kalbimi acıtır. Kendi kendime oluşturduğum unutma mekanizması...

ÖZGE VS ÖZGE

  Sizi bilmem ama ben bazen bu dünyadan değilmişim gibi hissediyorum yani dünyadaki tüm insanlardan farklı bir varlıkmışım gibi. Bunu söyleyince çok egoist ya da sınırlarımı aşmış gibi mi göründüm? Evet,kabul ediyorum. Bazen sınırlarımı aşabiliyorum,bazen ise sınırlarımdan bir adım dahi atacak halim olmuyor sadece duruyorum. Durduğum zamanlarda da benim dışımda herkes hareket ediyormuş gibi hissediyorum sonuç olarak yine farklı hisseden ben oluyorum.   Bir söz vardır"Bu dünyada herkes farklıdır."diye sonra aklıma bu sözü getiriyorum. Aslında diğerlerinden pek de farkı olmayan,sıradan,biri gibi hissediyorum.   En sonunda şuna karar veriyorum"Herkes farklıysa,herkes sıradan sayılmaz mı?" Bu söze göre de önceki düşüncemde kendimi boşuna yüceltmekten başka bir şey yapmadığımı anlıyorum. NOT : Yazdığım yazı içinde geçen anahtar sözcüklerin,sözlük anlamlarını not düşmek istedim. İNSAN : Toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan,düşünme ve konuşma yeteneği olan...

SONBAHAR

Resim
  Sonbahar havasını çok severim. Belki de kendim ile özdeşleştirdiğim için hoşuma gidiyor.   Sonbahar havası hep mutlu olmayı bekleyen ama hüzün yüklü mutluluklara mahkum olan bana çok benzemiyor mu? Sonbahar işte.Ağaçlardan düşen yapraklar,aynı benim kurduğum hayaller gibi,ya başkalarının ayakları altında eziliyor ya da başka aşıkların defter aralarında saklanıyor.   Sonbahar var olduğundan beri mutlu olmayı bekliyor ama olamıyor çünkü yapısı gereği bunu gerçekleştiremiyor. Hüzün dolu mutluluğuna alışmış artık,onunla yaşamayı öğrenmiş,aynı benim gibi. Alışmışlığın verdiği his onu bazen rahatlatıyor bazen ise sadece rahatsız hissettiriyor. Bu yüzden ne yapmalı ne düşünmeli kestiremiyor. Bazen sadece yağmur,bazen sadece rüzgar bazen rüzgarla karışık yağmur...Bazen ise kısa süreliğine güneş açıyor aynı benim gibi. Güneşin ardından daha da fırtınalı bir yağmur yağıyor,aynı hayal sonrası yüzüme vurulan gerçekler sonucu dökülen gözyaşlarım gibi.