MUHAFAZAKAR OLMAK???

 Bugün siyaset bilimi dersinde gördükten sonra beni şaşırtan bir ideoloji olan MUHAFAZAKARLIK'tan bahsetmek istiyorum. Muhafazakarlıktan bahsetmeden önce biraz ideoloji kavramı üzerine konuşalım.
 İdeoloji kelimesinin TDK'nin sözlüğüne baktığımızda gördüğümüz anlamı; siyasal veya toplumsal bir öğretici oluşturan, bir hükümetin, bir partinin, bir grubun davranışlarına yön veren politik,   hukuki, bilimsel, felsefi, dini, estetik düşünceler bütünü. Peki ideoloji kavramı tarih ile bağlantılı olarak nasıl şekillenmişti?
 Bu kavramı ilk kullanan Antoine Destutt de Tracy'dir. Bu kavramın çıkmasını tetikleyen tarihi olay ise Fransız İhtilali'dir. İdeolojinin çıkış amacı; düşüncelerin doğal kökenlerini araştırmak, düşünmeye ilişkin yanılgıları ortaya çıkararak toplumsal reformların hizmetine sunmaktır. Kısaca fikir bilimi şeklinde de açıklayabiliriz. Bu kavram sonucunda da ideologlar ortaya çıkmıştır.
  İdeologların, o dönem başa geçecek olan Napolyon ile yakın ilişki içindeydiler. Napolyon'un başa gelmesiyle beraber ideologlar, onun tarafından eğitim sistemini geliştirmek üzerine sorumluluk aldılar. Bu görevi yerine getirmekle beraber ideologlar, kiliseye eğitim konusunda bazı tavizler veren Napolyon'a karşı cephe aldı. Napolyon'un da onlara tavır koymasından sonra bu kavram biçim değiştirmiştir. İdeoloji kelimesi bir alay, kınama konusu haline geldi. 
  Kısacası ilk zamanlar sistematik bir fikir yapısı olan bu kelime, Napolyon'un el atmasıyla gerçekleri çarpıtan anlamına geldi.
  İdeoloji kelimesinden yeterince bahsettikten sonra bütün ideolojilerin ortak noktalarını belirtmek isterim.
-Örgütler ve insanları eyleme sevk eder.
-Kişiye bir kimlik kazandırma sürecidir.
-İdeolojilerin hiçbir toplumda değişmeyen ana temaları ve toplumdan topluma değişen alt temaları vardır.
-İdeolojiler evrenseldir aynı zamanda yerelleşmek zorundadır.
Muhafazakarkığı anlatmaya başlayalım. Bu ideoloji 1820'lerde Fransız Devrimi ilkelerine ve ruhuna karşı muhalefeti çağırıştırıyordu. Bu ideoloji, Fransız Devrimi ve batıdaki modernleşme sürecine bir tepki olarak doğmuştur. Ana temaları; gelenek, deneyim ve istikrar'dır. Yeniliğe tamamiyle kapalı değildirler fakat yeniliğe karşı tedbirli bir tavır takınırlar.
  Eylemlerin nedenleri ve sonuçları arasındaki bağa istikrar deriz. Deneyimlere uygun davranmayı istemelerinin sebebi istikrarı sağlama kaygısı yüzündendir. Yenilikler sonucu istikrar değişir ise bu alışkanlıklarımızı en önemlisi geleneklerimizin yapısını değiştirir bunun sorun olacağını düşünürler.
  Ayrıca o dönemde aklın ön planda tutulduğu görülmektedir fakat muhafazakarlar akıl ile herşeyin çözülemeyeceğini çünkü insan aklının kusurlu olduğunu düşünürler. Örgütlenme becerisi sayesinde insanların toplum olduklarını, ancak toplumsallığa önem verilerek kusurları kapatabileceklerini söylerler.
  Tarihte bilinen en bariz muhafazakar toplumlardan biri de İngilizler olmuştur. Edmund Burke, ingiliz toplumundan çıkmış bir fikir adamıdır. Muhafazakarlığın yeniliğe tamamen kapalı olmadığını belirtmek için muhafaza etmek için değişme şeklinde bir tanım yapmıştır. Yani yeniliğe karşı tedbirli bir istek durumu olduğunu söylemiştir. Uzun lafın kısası muhafazakarlar geleneklerini değiştirmeden üstüne yenilik alma taraftarıdırlar.
  Anlattıklarımın bütününe baktığımda muhafakarlığın ülkemizde uyandırdığı etkiden daha farklı bir yapıda olduğudur, kanıtı ise öğretmenimizin bu ideolojiyi anlatmaya başlamadan önce sınıfa muhafazakarlık nedir sorusuna verilen cevaplardır. Çoğu arkadaşım "geri kafalılık" şeklinde açıklasa da aslında öyle bir ideoloji olmadığını görmüş oldum ve görmüş olduk.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİYASET VE POLİTİKA KAVRAMLARININ FARKI

FARKINDALIK

WERTHER İLE BULUŞMA