İNSAN
Hayatın her anında ikilem, üçlem ya da daha fazlasıyla sıkça karşılaşıyoruz. Bu seçenekler arasında kendi seçimlerimiz adı altında bir şeye inandırılıyoruz, yaşadığımız ilk andan itibaren. İnsanın hiçbir zaman kendi seçimleri olan bir varlık olduğunu düşünmüyorum. Yönlendiriliyoruz, ister dış etkenler olsun ister iç etkenler olsun; her şekilde bir yönlendirme durumunun içine sokulan bir varlıktır insan. Dış etkenlere dur demenin daha zor olduğunu düşünülür ama bana kalırsa öyle değil.
İnsan denen varlık kendisine söz geçiremez, geçirebildiğini iddia ettiği durumda bile bunu yapamaz. İçsel nedenler tümüyle bedenini sarmadan kendini kandırmak zorunluluğunda bırakılır, bu da onun seçimi değildir. İç etkenlerle baş başa kalma sebebidir çoğu zaman dış etkenler. Buna karşı koyduğunu veya koyabileceğini zanneden zavallı insan, iç etkenlerle baş başa kalır.
Doğası gereği bu etkileşime bir tepki verir. Bu tepkileri bir çok sınıflandırmaya koymuştur, yine insan. Bunu da kendisi yaptığını sanan insan devam eder. Durup düşünmeyi unutmuştur asıl yapması gereken buyken. Sonra ne mi olur? İnsan, kendi seçimleri olamayan bir varlık olmakla cezalandırılır, adına da insan denir.
Yorumlar
Yorum Gönder