Kayıtlar

ÖZGE VS ÖZGE

  Sizi bilmem ama ben bazen bu dünyadan değilmişim gibi hissediyorum yani dünyadaki tüm insanlardan farklı bir varlıkmışım gibi. Bunu söyleyince çok egoist ya da sınırlarımı aşmış gibi mi göründüm? Evet,kabul ediyorum. Bazen sınırlarımı aşabiliyorum,bazen ise sınırlarımdan bir adım dahi atacak halim olmuyor sadece duruyorum. Durduğum zamanlarda da benim dışımda herkes hareket ediyormuş gibi hissediyorum sonuç olarak yine farklı hisseden ben oluyorum.   Bir söz vardır"Bu dünyada herkes farklıdır."diye sonra aklıma bu sözü getiriyorum. Aslında diğerlerinden pek de farkı olmayan,sıradan,biri gibi hissediyorum.   En sonunda şuna karar veriyorum"Herkes farklıysa,herkes sıradan sayılmaz mı?" Bu söze göre de önceki düşüncemde kendimi boşuna yüceltmekten başka bir şey yapmadığımı anlıyorum. NOT : Yazdığım yazı içinde geçen anahtar sözcüklerin,sözlük anlamlarını not düşmek istedim. İNSAN : Toplum halinde bir kültür çevresinde yaşayan,düşünme ve konuşma yeteneği olan...

YENİ BİR SAYFA

 Yeni bir sayfa açtım. Bunu işe başlayarak başardım. Yaptığım iş tezgahtarlık veya satış danışmanlığı ne derseniz artık. Bir sürü insan görüyor ve onlarla iletişim kuruyorum. Yıllardır hiç bu kadar insanlarla içli dışlı olmamıştım. Bu bana iyi gelecek biliyorum. Sosyal becerilerimi geliştirmek için harika bir fırsat farkındayım. Ayrıca çalıştığım insanlar da çok iyi. Çalışma arkadaşlarım olan ablalar ve patronlarım, gerçekten bana karşı çok anlayışlılar. Bende bu güzel tavra karşı iyi bir çalışan olmaya çalışıyorum. Yaptığım iş hayalimdeki iş olmasa da hayalimdeki iş ortamı o yüzden içim rahat.  Gel gelelim yeni bir sayfa açmaya; 26. yaşım beni güzel karşıladı. Artık işi olan biri olarak gün içinde yapacak bir şeyim ve harcayacak kendi param var. Bu benim özgüvenimi arttırdı. Yıllardır yani son 3 senedir ihtiyacım olan özgüvenim gün geçtikçe kendine geliyor. Ruh halim çalkantılı olmaya devam etse de kötü hislerin bedenimi sarmasına izin vermiyorum, mutluluğumun tadını çıkarmay...

BEN MUTLUYUM

  Şu an bulunduğum sinema salonunda zihnimde, geçmişte yaşadığım farklı zamanlarda geçen dört gün, var. Zaman sıralamasına göre gidersem daha anlaşılır olacaktır. Güneşli bir kış günüydü. O zamanlar üniversite ikinci sınıf öğrencisiydim. Kilo verme sürecine henüz girmiştim. Özgüvenim yemeğimi boş sınıfta tek başıma yiyecek kadardı. Kantine gitmek bile korkmama sebep verdiği için bulduğum boş sınıfta hızlıca yemeğimi yer, kitabımı alır ve cam kenarında otururdum. Lisede de durum pek farklı değildi. Cam kenarında yalnız başına kitap okuyan o kızdım. O gün bulunduğum sınıf okul bahçesinin arka araba yoluna doğru bakıyordu. Bir grup öğrenci, sanırsam benim gibi sinema öğrencileri, ellerinde kamera ve tripot ile bir şeyler çekiyorlardı. O grupta pembe tişört giymiş ve az saçı olan, kel demek kaba olurdu, biri vardı. Pembeye olan zaafım ona bakmama sebep oldu. Bir insan karizmatik olmaya çalışmazken bu kadar dikkat çekici olabilirdi. Bana da öyle gelmiş olabilir. Ardından gülümsemesine...

DÜŞÜNDÜM Kİ...

  İnsanın yaşadığı bazı dönemler vardır. Kadınsı duygularla hayatında biri olmasını istediğin o dönemden bahsediyorum. Biri olmak zorunda değil belki birden fazla kişi olabilir. Arkadaşım S., o kişiyi bulana kadar sen orospusun karar verdiğinde ise dünyanın en sadık insanı olursun, demişti. Bu cümleyi ilk duyduğumda anlamamıştım. Sizlerin de anlamadığını düşünerek açıklamak isterim. O kişiyi bulana kadar birden fazla insanı denersin ama o kişiyi bulduğunda sadık biri olursun. Oldukça doğru bir söylem olduğunu düşünüyorum. S. genelde doğru ve yerinde sözler söyler. Bu ona katıldığım bir çok andan   biriydi sadece. Uzun lafın kısası romantik bir şeyler istediğim bir dönemden geçiyorum. Hayatımın en asosyal döneminde böyle bir şeyi tecrübe edebileceğimi sanmıyorum. Sosyal medya var derseniz de, oradan boyumun ölçüsünü aldım bir daha sosyal medyadan kimseyle tanışıp romantik bir ilişkiye başlamam. Hayatımın tek karşılıklı aşkı olan B. ile sosyal medyadan tanışmıştık. Sonrasında ya...

YENİ BİR YAŞ DAHA BİTERKEN

  Aslında bakarsanız sürekli bir şeyler yazarım, bir şeyler hayal ederim içimde hep bir akış vardır. Bu akış kimi zaman kelimelere yazdıklarımla kimi zaman beden dilimle dökülüverir ama hiçbir zaman dökülmesi gereken yerde ve zamanda ağzımdan çıkanlarla dışarı çıkaramamışımdır. Nerde nasıl konuşacağını bilmek kendini ifade edebilmek derler halk ağzıyla, bunu yapmak olgunluk ve tecrübe gerektirirmiş. O olgunluğa henüz gelemediğimi söyleyerek kendimi telkin etsem de endişelerimin bir köşesinde asla olgunlaşamama korkusu var. Ya bu gerçekleşmezse ya da gerçekleşmesi için zamanım olmazsa, işte o zaman bütün endişelerim ve gelecek kaygım boşa çıkacak. Sosyal ortamlara ilk girmeye başladığım günlerden beri ki neredeyse 5-6 yaşıma tekabül ediyor, hiçbir zaman normal biri gibi hissetmedim. Bu kendini beğenmişlik değil, bende istemezdim ucubenin biri olmak. Herkes gibi arkadaş edinip herkes gibi bir evlat olup hatta herkes gibi aşık olmayı ama olmadı, bu zamana kadar hiç olmadı. Hayatımın...

GEÇMİŞTEN GELEN AŞKA DAİR

 Şu sıralar oldukça fazla kitap okuyorum ve kendimi gece gündüz düşlere dalmış halde buluyorum. Bu düşlerin kimisi eğlence ile kimisi meslek ile kimisi ise aşk ile ilgili.  Aşka dair hayal kurarken ve geçmişi hatırlarken hakkında kötü düşünemediğim tek bir insan var. O beni hiç kırmadı. Karşılıksız masum bir aşktı benimki. O hiçbir şeyi bilmiyormuş gibi davrandı. Şimdi düşününce böyle davrandığı için ona karşı minnettar oluyorum. Belki benim gördüğümden farklı biriydi ama ben onu düşünceli, eğlenmesini bilen ve kıvrak zekalı biri olarak görüyordum, pek yakışıklı da sayılmazdı ama benim için bir problem teşkil etmedi hiçbir zaman. Oldukça etkilenmiştim, Şimdi de düşününce istemsizce sırıtıyorum. Aramızda bir şey olmayacağını bilmek önceden canımı yakardı artık yakmıyor. O duyguları ilk günkü kadar şiddetli hissetmesem de hissediyorum işte. Çok net hatırlıyorum da. Onu çok sevmiştim ve hâlâ seviyorum ama insan olarak. Tamam kabul ediyorum güven veren gülümsemesini ve beni güldür...

WERTHER İLE BULUŞMA

 Geçtiğimiz günlerde Genç Werther'in Acıları adlı romanı tekrar okudum. 25 yaşındayım ve Goethe bu kitabı 25 yaşında yazmış. Şüphe getirmez bir gerçek var ki kaç yaşında olursam olayım okurken en kolay empati kurabildiğim ve en çok etkilendiğim kitaptır Genç Werther'in Acıları. En sevdiğim kitabı, yazarın yazmış olduğu yaşta okumak çok garip ve tarif edilemez bir duygu. Garip olması bir yana herkesin yaşaması gerektiğini düşündüğüm bir duygu da. Bu duyguyu yaşamaları gerektiği yeryüzünde var olan ve var olacak herkese önerimdir. Werther'in dramatik ve çocuksu ruhu ile kolayca empati kurabilmemin sebebi ondan pek de farkım olmamasıdır. Bunu anlamak çok da güç değil. Benimle bir iki dakika sohbet eden ve insana dair birşerler bilen herkes bunu kolayca anlayabilir. Bu durumdan kimi zaman şikayetçiyim kimi zaman da gurur duyuyorum. Geçenlerde 18 yaşında yazmış olduğum bir kağıt parçası üzerinde duygulu bir metine denk geldim. Bunu biricik arkadaşım Elif'e attım. O da, benim...

FARKINDALIK

  Bugün temmuz ayının son günü başıma gelmesinden korktuğum bir şey yaşadım. Beni uzun bir yasa sürükleyen ayrılığın karşı tarafı bana kendini, kendi çabasıyla hatırlatmaya çalıştı. Benim aklımdan geçen ilk şey hemen önüne bariyer çekmek oldu ve çektim de. Yanımda olmayı hak etmeyen insanlara aklımda yer vermeme kararımın arkasında durdum. Şu an o kişinin tanıdığı zihniyetimden oldukça uzakta yaşıyorum. Sadece sevmiyorum canım istemiyor, önemsemiyorum gerek duymuyorum, yaklaşmaya çalışıyorlar uzaklaştırıyorum çünkü artık insan sevgimi olabildiğince aza indirgedim. Kendimle uğraşıyorum, bu yeterince yorucuyken insanlarla uğraşamam. Hepsi hayal kırıklığının vücut bulmuş hali; kendimi dahil öyle görüyorum. Günün sonunda bende elbet birinin hayal kırıklığı olmuş olabilirim çünkü insanım. Dinde ceza olarak dünyaya gönderilen Adem ve Havva hikayesi gerçekten gerçekliğini sorgulamadığım tek dini mevzu olabilir. Dünya üzerinde insan olarak var olmak cezadan başka bir şey olamaz, yaşam il...