Kayıtlar

Mart, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

GECEMİN ÖZNELERİ

Benim için uzun geçmiş olan bir gecenin saat 5'inden yazıyorum. Biraz sigara, biraz kahve, biraz film, biraz ders ve biraz da müzikle geçen bir gece oldu. Bu uzun gecede ne çok nesne varmış. Gerçi onlar bir nesne değil özne haline geldi. Beni, ben yapan birtakım özneler, bir bütün haline geldik.  Sigara, arada benden sıkılmış bir edayla elimden düşüyor. Oysa daha yeni tanışmıştık, ne ara sıkıldı benden diye düşünüyorum.  Kahve, ellerimin titremesine kızıyor olmalı ki; sık sık dökülüyor.  Film, onlar da arada bir donuyor. Bana mı naz ediyor yoksa internet bağlantısına mı? Kestiremiyorum. Ders, onlar benim gelecek biletim. Bir mecburiyet ilişkisi içerisindeyiz. Tamamı ile mecburiyet değil. Öyle olsaydı bu ilişki yürümezdi. Öğrenmeyi de seviyorum, bir yandan. Müzik, onunla ilişkimiz de hiçbir sorun yok. Sevgi dolu ve saygı çerçevesinde ilerleyen bir ilişki. Beni hiç yalnız da bırakmaz. Hepsi benden bir parçalar. Birbirimize günün her saati farklı duygular hissed...

BİR GARİP KARAHİNDİBA

Kadınlar çiçektir derler. Gül de değildim Papatya da. Bir garip karahindibaydım; Görünce topraktan kopartıp, Üfleyip, sapımı yere attıkları.

BİR GARIP BALKON

Ben bir garip balkonum. Binalara bakarken, Düşünmeyi. Düşünürken, özlemeyi. Özlerken, istemeyi. İsterken; Bitmeyi öğrendim.

DUMAN

Dönen kafam mıydı? Yoksa kafamın içindekiler mi? Ya da ikisi de mi? Kafam dönüyorsa ayakta duramam, Kafamın içindekilerse nefes alamam. Bir şekilde sürüklenirim, Dumana. Bir duman gibi,  Uçmak gitmek isterim. 

BİR GECE VAKTİ

Bir gece vaktiydi. Balkondan gördüğüm manzara; şehrin derin yalnızlığıydı. Kalbimden bir farkı yoktu. Elimdeki sigaranın dumanı; derin yalnızlığa doğru uzaklaşıyordu, benden.  Ufaktan gözlerim doluyordu. Nedeninin gözlerime gelen duman mı? İçimdeki acı mı? olduğuna karar vermek zordu. Sigarayı söndürüp attım. Gözlerim yine doluydu. Karar kıldım, acıdandı.  Gözlerim gökyüzünü izlerken elim istemsizce yeniden pakete gitti. Çakmağı çaktım. Bir süre ateşi izledim. Onu da kalbime benzettim. Kalbimin çakmaktan farkı; sürekli yanıyor olmasıydı.  Sigarayı yaktım. İçime çektiğim her duman biraz daha derine gidiyordu. Aynı onu her görüşümde olduğu gibi. Her görüş biraz daha aleve verirdi, kalbimi; her duman biraz daha derine gidiyordu. Başım dönmeye başladı. Ona her dokunduğumda hissettiğim gibi. Gerçi çok da dokunamamıştım. Bir iki dumanın yettiği gibi bir iki dokunuş bile yetmişti başımın dönmesine. O noktada kesin karar verdim.  Aşk ile sigara birbirlerine çok be...

ÖYLE BİR GÜN Kİ

Gün öyle bir gün ki; Yanımda olur dediklerimin; Yanımda olmadığı. Hatta asansör kapısının bile yüzüme kapandığı. Gün öyle bir gün ki; Sakız çiğnedikten sonra falına bakmadığım Kahve içtikten sonra kapatmadığım. Gün öyle bir gün ki; Aldığım her nefesin, Ciğerlerime iğne edasıyla battığı. Güneş doğdu deseler de benim göremediğim. Gün öyle bir gün ki; Yürümeye başladığım noktayı bilemediğim, Nerede duracağımı kestiremediğim. Yani gün öyle bir gün ki Kimsenin varlığını hissedemediğim, Geleceğime inanamadığım, Nefes almanın zorlaştığı Ve nereye gideceğimi bilmeden ilerlediğim. Günün ardından gelen gece ise Öyle bir gece ki; Sabahı göremeyeceğimi hissettiğim Bu yüzden de bu şiiri yazdığım.

ZAMAN

Bu blokta en özellerimi yazılarımı, şiirlerimi ve günlük parçalarımı paylaştım; paylaşmaya da devam edeceğim. En son umutsuzlara mektup yazımda; çok iyi hissettiğim bir anda yazmıştım. Öyle olur ya; mutlu olduğunda mutsuz zamanlara, mutsuz olduğun zamanlarda mutlu zamanlarına anlam veremezsin. Benim durumumda tam olarak bu. Aldığım nefesi bile sorgular nitelikte geçiyor vaktim. Bu noktaya geldiğimde üretkenliğim bir o kadar artıyor. Üretkenliğim ve mutsuzluğum doğru orantılı olunca keşke yazmasam mı? diye çok sorguluyorum kendimi. Ama yazamasaydım eğer ben, ben olamazdım. Paradoks içinde kaybolmuş, mutsuzluğun içinde boğuluyorum. Bu durum edinmemem gereken bir takım bağımlılıklara itmiş durumda.  Bakalım " hayat işte " demekten başka ne gelir ki elden? Zaman, çok klişe ama her şeyin başı da sonu da çözümü de zaman. Bir şey daha fark ettim ne zaman karamsar bir yazı yazsam laf hep zamana geliyor. Bu yüzden bu yazının ismini de zaman koyacağım. Kendine çok iyi bak, sevgi...

LEYLA İLE MECNUN YANSIMASI

Bir his, bir olay, bir durum ya da adı her ne ise klasikleşmeye başlamışsa ona rağmen acı veriyorsa; ne yapmalıdır insan? Leyla ile Mecnun izleyenler bilir. Bu sorunun benzerini Mecnun, İsmail Abi'ye sormuştu. İsmail Abi de " Sorunun cevabını bilseydim; İsmail Abi'n olamazdım demişti. "  Sahi küçücük yaşımda sanki geleceğimi tahmin eder gibi ne çok umut bağlamışım Leyla ile Mecnun dizisine. Gerçi dizi şeklinde tasvir etmek bence yanlış olurdu. Bana kalırsa Leyla ile Mecnun diziden de öte hayatın bir yansıması gibi, en azından benim hayatımın. Hayal ürünü, kurmaca, karakterlerle o denli bağlandım ki; canım sıkkın olduğu zaman sahile gider, İsmail Abi'yle sohbet ederim. Mezarlık önünden geçerken Leyla'ya dua okurum. Karşılıksız bir sevgiye düştüğümde Yavuz'u hatırlarım. Yavuzla benzer durumlarda olduğum için, şu aralar, en çok Yavuz'u anıyorum. " Sen sadece sus. " deyişi geliyor aklıma. Bende o cümleyi kullanmak istiyorum, unutmak istiyoru...

UMUTSUZLARA MEKTUP

Herkese Merhabalar,  Sevdiğim bir mekanda tek başıma otururken aklıma umutsuz zamanlarım düştü. Şimdilerde ise "Hayatı pozitiflikleri ve negatiflikleri ile dengelemek istedikten sonra alınan her nefes bir lütufmuş. " cümlesini kurabilecek kadar umutluyum. Bu aralar etrafımda da umutsuzluğunu sezdiğim için üzüldüğüm insanları görüyordum. O yüzden umutsuz insanlara mektup yazmak istedim.  Biliyorum, umutsuz bir insana umudu anlatmak; göremeyen bir insana renkleri anlatmaya çalışmak gibidir. Önceden bende senin gibiydim. Hemde tüm hayatım boyunca, öyle arada bir değil. Bence bu sözlerim bu yazıyı okuyan umutsuz okuyucumun beni dikkate alması için yeterli bir sebep. Neden umutsuz olduğunu bilemiyorum. Belki aşk, belki aile, belki para; belki de başka bir şey. O umutsuzluğun nedenini biliyorsan bile 1-0 öndesin demektir. Henüz nedenini bilmiyorsan da hemen aramaya başlamalısın. Çünkü nedenini bilemediğin bir şeyi çözemezsin. Umutsuzluğunun nedenini bilen okuyucularla bu yaz...

BİRİSİ VAR

Birisi var. Sürekli görmek istediğim, Göremediğim. Birisi var. Sürekli duymak istediğim, Duyamadığım. Birisi var. Kokusunu bir kere kokladığım, Bir daha hiç koklayamadığım. Birisi var. Bir kere sarıldığım, Bir daha hiç sarılamadığım.