Kayıtlar

Haziran, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

DİYET GÜNLÜĞÜM; YENİDEN

Karantina günlerinde kendimi kaybetmiş gibi yemek yemeye yeniden başlamıştım. Ruhsal bunalımı yemek yemesine yansıyan insanlardan, mutsuzken çok yemek yiyenler sınıfındayım. Bunun önüne geçmem gerektiğine 80 kilodan 86.5 kiloya çıktığımda geçmem gerektiğinin farkına vardım. Yeni bir başlangıç yapmaya karar verdim. Diyet düzenime geri dönmek, diyetimin ilk zamanlarındaki gibi yeniden bir alışma sürecine girmemi gerektiriyor ve bu beni zorlayacak, sadece bir süreliğine. Ama yeniden alışabilirim. Kendimde bu gücü bir kere bulmuşken tekrar bulabileceğime inanıyorum. Doğum günüm 1 Eylül'de 21 yaşına gireceğim. Bu yaş beni annemin doğurduğu yaş, beni doğurduktan sonra hayatına yeniden başlayan annemi örnek alacağım ve 21 yaşına geldiğimde olduğumdan farklı biri olacağım. Eski alışkanlıklarımı geride bırakıp, 1 yaştan daha fazla büyümüş olacağım çünkü bir şeyi başardığını hissetmenin gücünü içimde anladığım an; şimdi olduğumdan farklı biri olacağıma inanıyorum. Değişmek, özünü kaybetmede...

ANTİK YUNAN'DAN BANA

Utangaç biri olarak hayatımda beni en çok zorlayan şey konuşmak oldu ama konuşmayı bir o kadar da çok sevdim. Zihnim hiç durmadan kelime üretiyor ve ben bunları bir şekilde dile getirmek istiyordum fakat konuşamıyordum bende yazmaya başladım. Yazdıklarımı insanlara yıllarca göstermedim. Son yıllarda bu duvarları biraz olsun yıkmış olmalıyım ki burada yazılar yazmaya başladım. Günlük hayatta insanlara okutmaya başladım. Bu biraz da olsa ilerlediğimin göstergesi diye düşünerek mutlu oluyorum.  Ama hayatımda söylemek istediklerimi, söylemem gereken insanlara söyleyebilme özelliğimi tam olarak geliştiremedim. Bu mevzu son zamanlarda beni psikolojik olarak çok zorlamaya başladı. Birine söylemek istediğim çok şey var ama söyleyemiyorum. Söylesem de bir anlamı olmayacak biliyorum. İki ucu ...'lu değnek diye bir tabir vardır, işte tam o hesap. Bu durumu Platon ve Sokrates'in durumuna benzetiyorum. Bilir misiniz Platon ve Sokrates'in hikayesini, biliyorsanız da ben anlatayım.  ...

TETİKLEYİCİSİ AKIL HASTALIĞI OLAN SERİ KATİL; HERBERT MULLİN

Resim
Bugün bahsedeceğim isim olan Herbert Mullin; 1 yıl içerisinde 5'i aynı gün olmak üzere 13 kişiyi öldürmüş olan Amerikalı seri katildir. Bu cinayetlerinin tetikleyicisi de akıl hastalığı olmuştur.  18 Nisan 1947 yılında Amerika'nın Kaliforniya eyaletinde orta sınıf bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası gururlu bir 2. dünya savaşı gazisiydi; oğluna silah eğitimi vermişti. Tabi o zamanlar, cinayetlerin temelini oluşturan eğitimi oğluna kendisinin verdiğinin farkında değildi. Herbert'ın normal bir çocukluğu vardı. Ailesi ve sosyal çevresi onu akıllı biri olarak değerlendiriyordu. O zamanlar da da akıl hastalığı olsa da tetikleyici bir durum olmadığı için ortaya çıkmamıştı. 20'li yaşlara geldiğinde en yakın arkadaşı Dean'i ani bir şekilde motor kazasında kaybetti. Yıllardır zihninin bir köşesinde saklanan akıl hastalığı ortaya çıktı; şizofreni. Kendi kendine çok sık konuşmaya ve kendine zarar vermeye başladı. Bunları fark eden ailesi onu 21 yaşında bir a...

HANDSOME: NETFLİX GİZEM FİLMİ İNCELEMESi

Resim
Çok yönlü Jeff Garlin’in senaristliğini, yönetmenliğini ve   başrol oyunculuğunu yaptığı Netflix yapımı isminden de anlaşıldığı üzere bir gizem komedisi olan yapım, Handsome: Netflix Gizem Filmi. Filmin baş kahramanı emekli olmak üzere olan cinayet masası polis memuru Gene Handsome’dır. Gene Handsome’ı canlandıran oyuncu filmi yazmış ve yönetmiş olan Jeff Garlin’dir. Filmin hikayesine geçmeden önce Handsome karakterinin özelliklerinden bahsetmek gerekir. Handsome, başarılı bir polis memuru olmasının yanı sıra köpeği Candy ile yalnız bir yaşam süren biridir. Yalnızlığın vermiş olduğu burukluğu filmde yer yer görüyoruz, şahsen bu karaktere beni bağlayan özelliği yalnızlık hissi oldu. Hikayeden bahsetmek gerekirse; polisiye bir konuya durum komedisi unsurları katarak bir gizem-komedi filmi hikayesi oluşturulmuş. Gerçi gizem kısmına çok katılmıyorum. Bence filmin başında hikayedeki katilin kameraya bakarak konuştuğu sahne pek olmaması gereken bir sahneydi. Bütün gizem unsuru b...

ERİL DÜZENE ÖLDÜRÜCÜ ÖFKE BESLEYEN AİLEEN WUORNOS

Resim
Bu yazıda düzen içinde ihmal edilmiş, ihmal edilmesi sonucu da bu öldürücü bir öfkeye sahip olmuş bir kadın seri katilden bahsedeceğim. Amerika'nın ilk kadın seri katili olarak adı anılan bu öfkeli kadının nasıl bir yaşama gözlerini açtığını ve yaşamak zorunda kaldıklarını inceleyelim. Aillen Wuornos 29 Şubat 1956'da Amerika Michigan'da 15 yaşında bir genç kadının çocuğu olarak dünyaya geldi. O doğduktan kısa bir süre sonra babası çocuk tacizinden hapse girdi ve orada intihar etti. Annesi o ve kardeşine bir süre bakabildi. Aileen 4 yaşına geldiğinde ise çocuklarını terk etti. Bu olaydan sonra büyükanne ve büyükbabası onu evlat edindi. Fakat büyükbabası bir çocuk tacizcisiydi ve onu yıllarca taciz etti. Bu da yetmezmiş gibi büyükbabasının bir arkadaşı o 14 yaşındayken Aileen'e tecavüz etti ve hamile kaldı. Büyükbabası da gayri meşru bir çocuk dünyaya getirdiği için onu evden attı. Çocuğu da doğduktan hemen sonra elinden alınıp başka bir aileye verildi. 20 yaşına k...

HAYAT ÜZERİNE ÖYLESİNE BİR YAZI

"Çabalamak" üzerinde çok düşündüğüm kavramlardan biridir. Kendimi fark ettiğim andan beri bu kavram üzerine düşünür ve uygulamaya çabalarım. Kendisini anlamaya çalışırken bile içinde kullanılan bu kavram oldukça ilgi çekici değil mi?  Çabalamaya başlamadan önce bir şeyi hayal ettiğimi fark ettim. Hayatımın çoğu döneminde çabalamayı tam olarak uygulamayacak kadar güçsüz hissettim. Güç neydi peki? Herkesin elinde bulunmasını istediği güç; bulunduğu kabın şeklini alan bir sıvı gibidir. Kimi zaman para kimi zaman güzellik kimi zaman başka bir şey, güç yerine göre her şey olabilir. Çabalamak için gereken gücün bu çağda fiziksel şeyler sayılmasına da sık sık isyan ederim ama benim isyan etmem bunun gerçekliğini ortadan kaldırmıyor.  Bir şeyin hayalini kurup çabalamak için bir yola çıkarım. Çıktığım bu yolda çoğu zaman arzularıma yenilirim. Diyetteyken çikolata yemek gibi, aşık olduğun kişiyi elde etmek için bile bile kalbimi kırmak gibi... Yine geldik mi o konuya?  Aşk; ...

GÜLÜŞÜ KADAR PARLAK BİR KADIN MARİLYN MONROE

Resim
Bugün bahsedeceğim isim dünyaca ünlü  Marilyn Monroe. İlk olarak 15 yaşında şahsından haberim olmuştu. O dönemleri biliriz hepimiz kendimize bir ikon arama peşindeyizdir. Sevil Atasoy’un Labirent isimli kitabını okuyunca ölümü çok ilgimi çekmiş ve hakkında araştırma yapmıştım. Araştırmalarım beni çok etkilemişti ve ertesi günü bir poster alıp odama asmıştım. Bir tek beni değil bir çok insanı etkilemiş olan büyüleyici Marilyn Monroe’yu ilk baştan yani doğumundan başlayarak anlatmak isterim. 1 Haziran 1926 yılında   Norma Jeane Baker adıyla Los Angeles’da dünyaya geldi. Gladys Pearl Baker’ın evlilik dışı çocuğuydu ve babası onu ve annesini hiçbir zaman hayatına dahil etmedi. Annesi de psikolojik bunalımlarla baş eden genç bir kadın olduğu için doğumundan birkaç hafta sonra onu koruyucu bir aileye verdi. Çocukluğunda zaman zaman annesiyle görüşse de bir süre sonra onu göremedi çünkü küçük Norma 7 yaşındayken annesi şizofren tanısıyla bir akıl hastanesine yatırıldı. Babası t...

RUHSAL İNTİHAR

Aklım gidiyor; Gözlerine, ellerine. Bakamadığım gözlerine, Tutamadığım ellerine. Hele ki dudakları... Ilk kez istemiştim, Birinin yüzünü; Dokunarak hafızama kazımayı. Hafızamda kazınan tek şey; Hayal kırıklıkları ile dolu bir kalp oldu. Peki bilseydim böyle olacağını, Yine ister, Yine sever miydim? Belki de biliyordum. Bile bile ateşe atladım. Ruhsal bir intihara kalkıştım.

MANİPÜLASYON USTASI CHARLES MANSON

Resim
Bir çocuk düşünelim gerçek sevgiyi hiçbir zaman görmemiş, toplum onu kabul etmemiş ve bunun üzerine içindeki öfkeyle kendi kanunlarını oluşturup kendince toplumdan intikam almak istemiş. Bu yolda bir çok insanı da intikamına bulaştırmış. İşte bu çocuk; Charles Manson. Charles Manson 12 Kasım 1934’de genç bir hayat kadınının gayri meşru çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi onu hiçbir zaman istemedi, gerçek babasının kim olduğunu da asla öğrenemedi. Soy ismini de annesinin erkek arkadaşlarından birinden aldı. Bebekliği boyunca annesi onunla ilgilenmemesine rağmen bir şekilde hayatının ilk 5 yılını tamamladı. Annesiyle geçirdiği 5 yıl boyunca onu bir çok kez bir çok kişiye vermeye çalıştı hatta bir keresinde barda bir fıçı bira karşılığında onu tanımadığı birine vermeyi teklif etti. Bu teklif sırasında Charles da oradaydı. Annesi işlediği suçlardan dolayı hapse girdi ve Charles sokaklarda yaşamaya başladı. Henüz 5 yaşındaydı, sokakta hayatta kalabilmek adına suçlar işlemeye baş...

HİÇ SANMAM

Kafam ağır geliyor, düşünürken. Kalbim acı veriyor, atarken. Ellerim fazlalık gibi duruyor, yazarken. Gözlerim?  Onlar da memnun mu yaptığı görevden? Görmek istediklerini görebiliyor mu sahiden? Kulaklarım? Onlar memnun mu yaptığı görevden? Duyabildiler mi istediklerini, içten bir şekilde? En önemlisi de kollarım,  Yetişebildiler mi, sarılmak istediklerine? Hiç sanmam! Bana bunları yazdıran hissettiklerim ulaşabildi mi ulaşmak istedikleri yere? Hiç sanmam! Peki, küfreder gibi, neden hâlâ önüme çıkıyorlar?