MANİPÜLASYON USTASI CHARLES MANSON


Bir çocuk düşünelim gerçek sevgiyi hiçbir zaman görmemiş, toplum onu kabul etmemiş ve bunun üzerine içindeki öfkeyle kendi kanunlarını oluşturup kendince toplumdan intikam almak istemiş. Bu yolda bir çok insanı da intikamına bulaştırmış. İşte bu çocuk; Charles Manson.
Charles Manson 12 Kasım 1934’de genç bir hayat kadınının gayri meşru çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi onu hiçbir zaman istemedi, gerçek babasının kim olduğunu da asla öğrenemedi. Soy ismini de annesinin erkek arkadaşlarından birinden aldı. Bebekliği boyunca annesi onunla ilgilenmemesine rağmen bir şekilde hayatının ilk 5 yılını tamamladı. Annesiyle geçirdiği 5 yıl boyunca onu bir çok kez bir çok kişiye vermeye çalıştı hatta bir keresinde barda bir fıçı bira karşılığında onu tanımadığı birine vermeyi teklif etti. Bu teklif sırasında Charles da oradaydı. Annesi işlediği suçlardan dolayı hapse girdi ve Charles sokaklarda yaşamaya başladı. Henüz 5 yaşındaydı, sokakta hayatta kalabilmek adına suçlar işlemeye başladı. Sonunda 13 yaşımda da yakalandı ve çocuk ıslahevine gönderildi. Burada da kendinden büyük çocuklar tarafından hem psikolojik hem de fiziksel istismara uğradı. 30’lu yaşlarına gelene kadar sürekli hapse girip çıktı. Manson, hayatı boyunca okula gitmemişti fakat oldukça zeki biriydi. Hayatta kalabilmek için insanları inceliyordu. Bu süreçte onu psikoloji alanına yönlendirdi. Toplum onu hiç kabul etmemişti bir yerden sonra topluma kendini kabul ettirme arzusu intikam arzusuna dönüştü. İnsan psikolojisini iyice kavradığı noktada bir manipülasyon ustasına dönüştü.
1967 yılının başlarında Charles Manson özgür bir şekilde hayatının ancak birkaç yılını geçirdiği için sudan çıkmış balık misali toplumun içinde gezerken o zamanlar sayıca azımsanamayacak bir toplum kesiminin içine karıştı; Hippiler. Hippiler “savaşma, seviş” sloganıyla özgür bir yaşamın peşinden giden kendi halinde bireylerden oluşan karma bir topluluktu. Charles müzikle de ilgilenmeye başlayınca bu topluluğun içinde belli bir saygınlığa erişti. Manipülasyon tekniklerini öyle ustaca kullanıp onları etkilemişti ki içlerinden bir düzinesini alıp Los Angeles da ki terk edilmiş bir çiftlikte aile gibi yaşamaya ikna edip orada kendi kanunlarıyla kendi düzenini kurdu. Bu onun toplumdan intikam alma sürecinin başlangıç aşamasıydı. Aile oldukları düşüncesiyle yanına aldığı gençler genel olarak kolay etki altına girebilecek karakterde insanlardı. İnsanları tanımakta usta olan Manson için onları seçmek gayet kolay olmuştu. Gerçi hisleri bir konuda onu yanıltmış olmalı ki yanına aldığı gençlerden biri yüzünden yakayı ele verecekti.
1969’un yaz aylarına kadar göze çarpan her hangi bir suça ya da eyleme bulaşmamışlardı. Geçirdikleri yaklaşık 2 yıllık süreçte yanındaki insanların bilinçaltıyla oynayarak onlar için peygamber haline gelmişti. Sonunda bilinçaltlarındaki kötülüğü ortaya çıkarmayı başardığını düşündüğü 4 genci geçmişten dolayı kinli olduğu müzik yapımcısının evine kimi bulursanız öldürün emriyle yolladı fakat o evde artık müzik yapımcısı değil Roman Polanski ve hamile eşi Sharon Tate oturuyordu. Hollywood tarihinin en kanlı olaylarından biri olarak geçen güzel oyuncu Sharon Tate’in cinayeti olayı bu şekilde gerçekleşti.

9 Ağustos 1969 tarihinde 8 buçuk aylık hamile Sharon eşi Polanski’yi Avrupa seyahatine yolladıktan sonra arkadaşları Jay Sebring, Abigel Folger ve Wojciech Frykowski’yi birlikte eğlenmek üzere evine çağırdı. O akşam Manson’ın müritlerinden Susan Atkins, Patricia Krenwinkel, Tex Watson ve Linda Kasabian onun evinde kimi buldularsa öldürmek amacıyla o eve geldi. Gözlerini kan bürümüş başı dumanlı gençler kapıda arabasında çalışanlardan birinin arkadaşı olan Steven Parent’i gördü. Görür görmez de Watson onu kafasından 3 kere vurdu ve öldürdü. Ardından içeri girdiler. Kendi hallerinde eğlenen arkadaş grubunu gördüler. Folger ve Frykowski kapıya kadar kaçmayı başarsa da yakalandıkları yerde vurulup defalarca kez bıçaklandılar. Ardından birbirlerine bağladıkları Sebring ve Tate’i kilitledikleri odaya geldiler. Önce Sebring’i ardından Tate’i defalarca kez bıçakladılar. Hatta 8 buçuk aylık hamile Tate’in karnında ki bebeği deşerek çıkardılar. Evden ayrılmadan önce de kapıya “domuzlar” yazdılar. Gece daha onlar için bitmemişti yol üstünde La Bianca ailesinin malikanesini gördüler. O malikanede bir çift yaşıyordu. İçeri girip aynı şekilde çifti defalarca kez bıçaklayıp öldürdüler ve duvarlara hakaret içerikli yazılar yazdılar. Ardından Manson ile yaşadıkları çiftliğe döndüler. Sharon Tate’in çalışanı olan kadın evde gördüğü manzara karşısında çığlıklarla evden çıktı ve birkaç dakika içinde polisler geldi. Gördükleri manzara karşısında son derece şaşkınlardı. Ayrıca Sharon Tate’in ünlü bir oyuncu olmasından kaynaklı medya da bu olayla oldukça ilgilendi. Bir süre sonra La Bianca malikanesinin ihbarı geldi yine aynı manzara ile karşılaştılar. Bu cinayetlerin aynı kişi veya kişiler tarafından işlendiğine emin olsalar da birkaç ay boyunca ne bir şüpheli ne bir görgü tanığı çıkmadı. Soruşturma devam ederken Manson ailesi de her şeyin normal gittiğini düşünüyordu, bir kişi dışında; Barbara. O da tüm oradaki insanlar gibi manipüle edilse de bir noktadan sonra cinayetlerle ilgili vahşi söylemler duydu ve bir sabah oradan kaçtı. Kaçtıktan sonra karşısına çıkan ilk istasyondan polisleri arayıp cinayetleri kimlerin işlediğini bildiğini söyleyip adres verdi. Çıkmaza girmek üzere olan soruşturma canlandı. Polisler Manson ailesinin yaşadığı çiftliğe baskın yaptılar. Orada bir çok aklı başında olmayan genç ve onlar için tanıdık bir yüz olan Charles Manson’ı buldular. Çiftliği arsalarda bir kanıt bulamayınca hepsini serbest bırakmak durumunda kaldılar. Fakat müritlerinden Susan Atkins başka bir suçtan hapisteyken övünerek yaptıklarını anlattı ve bu şekilde Charles Manson ve müritleri mahkemeye çıkarıldı. Mahkeme toplum ve basın tarafından büyük bir ilgiyle takip edildi. Mahkeme sonucunda da bu olanlardan dolayı hepsi tahliye olmaksızın ömür boyu hapse mahkum edildi.
Mahkeme sırasında Charles Manson’ın hareketleri, konuşmaları ve taktikleri ilgilenilmeyecek gibi değildi. Müritleri de aynı şekilde özellikle Susan, Linda ve Patricia, son ana kadar Manson’ı korudu.
Bu yazıyı bitirmeden önce Charles Manson hakkında öğrendiklerim doğrultusunda birtakım çıkarımlarımı söylemek isterim. Manson; topluma ve toplumun yetiştirdiği bireylere son derece nefret doluydu çünkü o bu düzende kabul edilmemiş ve ilgi, sevgiden yoksun bırakılmıştı. Attığı her adımda toplumun üst düzey tabakasına zarar vermek amacı güttü. Müritleri bile o kısımdan insanlardı. Örneğin Tex eski sporcu, Linda güzellik kraliçesi ve Patricia din eğitmeniydi. Elini sürmeden öldürttüğü insanlarda zengin kısımdan seçilmişti. Charles Manson hakkında araştırma yaparken “herhangi biri tarafından sevilebilmiş olsaydı yine böyle biri olur muydu?” diye düşünmeden edemedim. Yaptıkları gerçekten canide eylemler olsa da bir yanım Charles Manson’ı toplumun yarattığı yönünde.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİYASET VE POLİTİKA KAVRAMLARININ FARKI

FARKINDALIK

WERTHER İLE BULUŞMA