BUFFALO '66 FİLMİ İNCELEMESİ
Buffalo
’66 filmi Vincent Gallo’nun her aşamasında yer aldığı 1998 yapımı dram, komedi
ve romantizmi içinde barındıran bağımsız bir filmdir. Vincent Gallo her
aşamasında yer almış dedim çünkü hem başrolünü hem yönetmenliğini hem de
yazımını üstlenmiş olduğunu görüyoruz.
Filmdeki
olaylar zinciri Billy’nin beş yıllık hapis sürecini bitirip, hapisten çıkması
ile başlar. Hapisten çıktığından filmin sonuna kadar agresif, psikolojik
gelgitler yaşayan özgüvensiz bir yetişkin adamı izliyoruz. Ailesine kendine
ispat edememiş bu yüzden de yaşadığı kompleks ona yalan söylettirmiştir;
ailesine devlet için çalışan evli bir adam olduğunu söylemiştir. Annesinin
eşini getirmesinde ısrar etmesi üzerine zaten sağlıklı düşünemeyen bu adam
rastgele girdiği bir dans kursundan Layla adında genç bir kadını kaçırır. Bu
kaçırma olayı ilk başlarda zorla yapılan bir eylem olsa da filmin ortalarına
doğru Layla’nın hayata ve kendine karşı güvenini kaybetmiş bu melankolik adama
sempati duymasına hatta Billy’nin tekrar hayata bağlamasına vesile olur.
Filmin
3 parçadan meydana geldiğini söyleyebiliriz. İlki Billy’nin hapisten çıkıp
Layla’yı kaçırması. İkincisi Billy ve Layla’nın aile ziyaretine gidişleri.
Üçüncüsü ise Billy ve Layla’nın Bowling salonunda birbirlerini daha çok
tanımasının ardından yakınlaştıkları kısımdır. Bowling salonunda birbirlerini
tanımaya başlayan ikili geceyi geçirmek için bir motele gitmeleriyle
birbirlerine olan bağlılıkları pekişmiştir. Filmin başından beri Billy’nin
Scott diye bir adam yüzünden oynadığı yüksek meblağlı bahsi kaybetmesi üzerine
hapse girmesinden kaynaklı o adama kin dolmuş olduğunu görüyoruz. Bu kin zaten
sağlıklı düşünemeyen Billy’i cinayet işleme fikrine sürüklese de yine Layla
sayesinde biraz olsun gözü açılan Billy bunu yapmaktan vazgeçecektir. Layla’nın
Billy’e kattığı üç önemli şey; kadınlara olan güveninin geri gelmesi,
başkalarını suçlamayı bırakması ve en önemlisi kendine güvenini yeniden
sağlayabilmesi olmuştur.
Billy
ve Layla’nın ilişki gelişimi yanı sıra Billy’nin aile ilişkilerine de değinmek
gerekir. İlgisiz ve sadece bir Buffalo adında bir beyzbol takımına takıntılı
bir anne figürü; oğlunu asla kabul etmemiş öfke problemi olan bir baba figürü.
Onu önemsemeyen ebeveynlerini kabullenmesi de filmin sonuna dayanıyor. Scott’ı
ve kendini vurduğunu hayal ettiğinde mezarlıkta anne ve babasının yine
önemsemedikleri bir durumda olduğunu izliyoruz. Ben bu sahneyi zihnimde şu
şekilde yorumladım. Billy ölse de anne ve babasına kendini kabul
ettiremeyecekti ama Layla onu motel odasında bekliyordu ve onu önemseyen
kadının yanına dönmeyi tercih etti.
Sonuç
olarak bunalım dönemlerinde tanıştığı bir kadının Billy’nin hayatını ne derece
değiştirdiğini ve aslında tek ihtiyacının sevilmek olduğunu izliyoruz.
Yorumlar
Yorum Gönder