TED BUNDY ARTIK MANİPÜLATİF KİŞİLİKLİ BİR YETİŞKİN
Ted
artık 23 yaşında genç bir adamdı. 23 yaşının ilk zamanlarında da depresif ve
izole hallerine devam etti. Washington’ da küçük bir daire tutmuş geçici
işlerde çalışıyordu, okula da henüz dönmemişti. Bu dönemde genç ve bekar bir
anne olan Elizabeth ile tanıştı. İkisinin arasındaki ilişki genç adama öz güven
kazandırmış ve tekrar okula dönmesine vesile olmuştu. Bu sefer psikoloji
alanında eğitime başlamıştı. Bu eğitim Ted’in çoklu yaşamının temeli oldu. Ted'in Elizabeth ve kızıyla aile yaşantısı vardı. Elizabeth kişilik olarak bir önceki
evliliğinin yaralarını barındıran genç bir kadındı, Ted’in hayatındaki başka
kadınların farkındaydı fakat Ted manipülatif kişiliği ile onu kendine bağımlı
hale getirmişti. Bir hayatı böyleyken diğer bir hayatı okulda psikoloji
eğitimini bitirmiş ikinci dal olarak Hukuk eğitimine yeni kabul edilmiş bir
siyasetçiydi. Bu durum eski sevgilisi Stephanie’nin ilgisi çekmiş ve onunla
ciddi bir ilişki yaşamak istemişti, yaşamıştı da fakat bu da intikam üzerine
kurulu bir ilişkiydi. Ted’in tek amacı zamanında onun çektiği acıların
aynılarını ona yaşatmaktı. Öyle de olmuştu. Evlenme teklifi ettikten kısa bir
süre sonra onu terk etmişti. Stephanie’ye öyle büyük bir kin ve nefret doluydu
ki az sonra bahsedeceğim cinayetleri işlerken kurbanların çoğunu ona olan benzerliklerine göre seçmişti. Kaldı ki bu bir çok düzenli işleyiş gösteren
seri katilde rastlanılır bir durumdur. Ted’in karanlık olan üçüncü hayatına
geçelim. Ted bütün bunlar olurken okuldan sonra ilaç taşıma işine girmişti bu
sayede bir çok yeri geziyor ve yine bir çok seri katilde olduğu gibi arabasıyla
gezintiye çıkıp kendi tabiriyle avlanıyordu.
Cinayetlerin
başlangıcı 1969 yılında olmuş 1974 yılına kadar da Washington, Colorado ve
Origon başta olmak üzere bir çok yerde terör estirmişti. Saldırılarında kadınları
hedef aldı. İkisi çocuk olmak üzere 20’den fazla kadını öldürdü ve tecavüz
etti. Bazılarına öldürdükten sonra bazılarını öldürmeden önce hatta bazılarının
cesetlerini saklayıp tekrar tekrar tecavüz etti. Bu da Ted Bundy’de Nekrofili
olduğunun kanıtıdır. Nekrofili bir diğer adıyla ölü seviciliği olarak geçer.
Ölü bedenlerin cinsel istek uyandırdığı insanlara bu tabir kullanılır.
Ted, bu karanlık hayatında ilk zamanlar geceleri cinayet işlendi. Yine bir çok
seri katilde olduğu gibi yakalanamayacağı fikrine kapılıp egosuna yenik düştü
ve ulu orta gündüzleri de bu eylemlerini sürdürdü. Dolayısıyla polisler görgü
tanıklarıyla beraber onun bir profilini çıkartmayı başardı. Hatta onun
saldırısından canlı çıkabilen tecavüz kurbanına Ted’in fotoğrafını
gösterdikleri anda kadın Ted’i tanımış ve panik atak geçirmişti. Bunun üzerine
içeri alınsa da annesi onun kefaletini ödediği için özgür kaldı. Evlilik hayatı
yaşadığı sevgilisi Elizabeth bütün bunlar olurken gazeteleri ve radyoları takip
ediyordu. Aranan şüphelinin Ted’e olan benzerliğini anlamış ve kadınların
kaybolduğu yerlerin Ted’in bulunduğu yerlerle yakınlığını da göz önünde
bulundurarak Ted’i polise ihbar etti. Bu ihbar üzerine polis Ted hakkında arama
başlattı ve onu arabasında marihuana içerken buldular. Ted polislerden kaçmaya
çalışsa da yakalandı ve arabası arandı. Araba da kesici aletler, kadın
giysileri, kelepçeler ve birkaç damla da olsa kan buldular. Kanlar test edildi
ve bulunan kan damlalarının öldürülen bazı kadınların olduğu hatta giysilerin
bile kurbanlara ait olduğu anlaşıldı. Bu olaydan sonra Ted’in tek kurtuluş yolu
firar etmekti kendisi de bunun farkındaydı. Bir kere mahkeme salonundan bir
kere hücresinden kaçtı. Fakat öldürme arzusu onu sürekli ele verdi. Oysa elinde
sahte kimlik ve kredi kartları vardı, sadece oradan uzaklaşması ve bir süre cinayet
işlememesi yeterliydi. Buradan Ted’in karanlık yüzünün onun karakterinin
tamamını kapladığını anlayabiliriz. Kurbanlarına son derece vahşi saldırılar
gerçekleştirse de diğer bir yandan kibar ve konuşmasını bilen bir profili
olduğundan çoğu insan mahkemeler sırasında onun suçsuz olabileceğini
düşünüyordu; kurbanın vücudunda ki diş izinin Ted’in diş iziyle uyuşmasına
kadar da bu böyle devam etti. Mahkemeler sırasında halk öyle büyük bir ilgiyle
Ted’in kendini savunmasını izliyordu ki; bu ilgi o dönemler Ted’i çok memnun
etmiş olmalı. Bu kanıya da neredeyse başvuran her gazeteci ya da araştırmacıyla
röportaj yapmayı kabul etmesinden varabiliriz. Karanlık Ted’i yaratan nasıl
egosu ise bitiren de o olmuştu. Çünkü bu röportajlar sayesinde çok açık vermiş
ve sonunda kendisini kurtaramayacağı bir yola sürüklemişti.
Yolun
sonu 24 Ocak 1989 yılında elektrikli sandalyeye oturması oldu. 43 yıllık
yaşamına onun manipülatif kişiliğine kurban giden 30’a yakın kadın sığdırdı;
kimisi ölü kimisi sağ.
Yorumlar
Yorum Gönder