ELİZABETH SHORT’UN CANİCE İŞLENEN CİNAYETİ
Elizabeth
1925’te Massachussetts’in küçük bir kasabasında dünyaya geldi. Küçük yaşta
babası annesi ve kardeşlerini terk edip California’ya yerleşti. Buna rağmen
hayat dolu bir kız çocuğuydu. Bu hayat dolu mizacına büyüdükçe güzelliği de
eklenince son derece ilgi çeken genç bir kadın haline geldi. Bu güzelliğinin
farkında olan genç kadın henüz 19’unda yaşadığı küçük kasabadan ayrılıp
California’ya babasının yanına gitti. Zaten kendisinin aktris olma hayalleri
vardı bu yüzden büyük bir heyecanla California’ya geldi. Babasıyla bir süre
yaşadıktan sonra geçmişi pek de iyi olmayan baba-kız ilişkileri çok iyiye
gitmedi ve Elizabeth babasının yanından ayrılıp göçebe bir hayat sürmeye
başladı. Kendi ayakları üzerinde durup kendi parasını kazanmaya çalışırken bir
yandan da aktris olabilmek için çevre edinmeye çalışıyordu. Bu yolda
endüstrinin en belirgin özelliği olan eril sistemde kodamanların zevklerine
giden yola girdi. Buna rağmen o hayat dolu kişiliğinden hiçbir eksilme
görülmüyordu; arkadaşları onu böyle nitelendirmişti. Ayrıca sürekli siyah giyinmesinin
yanı sıra ikonik siyah saçları da eklenince ona “Kara Dalya” ismini
takmışlardı. Hayallerinin peşinde koşan bu genç güzel kadın, hayallerine
ulaşamadan henüz 22’sindeyken bir cani tarafından vahşice katledildi.
15
Ocak 1947 yılında, Los Angeles’da ki Leimert Parkında yürüyüş yapan anne ve
oğul cansız bedeni andıran bir şey gördüler ve yakından baktıklarında da bunun
aslında bir ceset olduğunu anlayıp polise haber verdiler. Ceset tanınmaz
haldeydi bu yüzden parmak izi taraması sonucu ancak cesedin kime ait olduğunu
anlayabildiler. Ceset Elizabeth Short adında 22 yaşında genç bir kadına aitti.
Elizebeth geçmişte küçük yaşta alkol kullandığı için tutuklanmıştı bu yüzden
parmak izi sistemde mevcuttu. Elizabeth’in gövdesi ikiye ayrılmış, yüzü ve ağzı
kulaklarına kadar kesilmişti. Ellerini de bilekleri dik açı şeklinde boynunun
arkasına yerleştirilmişti. Bedeninde neredeyse hiç kan kalmamasına karşın
bulunduğu yerde de çok az kan vardı. Bu da aslında onun başka bir yerde
öldürülüp oraya özenle yerleştirildiğinin kanıtıydı. Ayrıca bir tecavüz
bulgusuna da rastlanılamadı. Kesikler de son derece ustalıkla oluşturulmuştu bu
yüzden cinayeti işleyenin bir cerrah ya da cerrahlık eğitimi almış biri
olduğunu düşündüler. Polisler bir yana medya da bu olayla son derece ilgiliydi
çünkü vahşice bir şey olmasının yanı sıra genç ve güzel bir kadının
cinayetiydi. Burada medyanın da eril yapısını görebiliyoruz. Medya bu konuyla
ilgiliyken polisin de üzerinde büyük bir baskı vardı. Bunun üstüne cinayetle
dalga geçer nitelikte dergilerden kesilip yapıştırılmış bir mektup Los Angeles
Herald-Express’e gönderilmişti. Bu mektubun olaya ilgi çekmek için gazeteciler
tarafından yapıldığına da inanılıyordu.
Polisin
elinde yüzlerce isim bulunan bir şüpheli listesi vardı fakat eleye eleye 22
isime indirebildiler. Bu 22 isim arasından da birkaç isim en çok dikkat
çekendi.
Mark
Hansen, 55 yaşında bir gece kulübü sahibiydi. Elizabeth onun 1946 yılında
oynattığı bir komedi oyununda rol almıştı ve o dönem Elizabeth bu adamın
tacizlerine maruz kalmıştı. Ölmeden önce de onunla telefonla konuşmuştu. Fakat
konuşmanın sebebi hakkında hiçbir zaman net bir şey söylemedi. Ayrıca şüpheli
listesindeki isimlerle de yakın temasları vardı. Fakat bir şekilde aklandı.
Walter
Bayley, 66 yaşında bir cerrahtı. Elizabeth’in cesedinin bulunduğu yere çok
yakın oturuyordu. Ayrıca Elizabeth onun kızının arkadaşıydı. 1948 yılında bir
beyin rahatsızlığından vefat etti. Soruşturma sırasında vefat ettiği için çok
detaylı araştırılamasa da eşi arkasında bir sır bırakarak öldüğünü ima
ediyordu.
Robert
Manley, 25 yaşında akıl sağlığı probleri olan bir genç adam. Elizabeth’in
hikayesine bağlanmasının sebebi de onun valizlerini taşımasına yardım edip onu
son gören kişi olduğu düşünülmesiydi. Yattığı akıl hastanesinde Elizabeth’e ait
eşyalar bulunsa da bunu taşıma işine yardım ederken alabileceği olasılığı da
vardı. Yalan testinde de başarıyla geçince şüpheli listesinden çıkarıldı.
Listedeki
en sansasyonel isim de Orson Welles’ti. Ünlü aktör, yönetmen ve yapımcı daha
önce Elizabeth ile aynı yerlerde takılmış olması ve o dönemde göz ardı
edilemeyecek vahşilikte sahne şovlarına imza atmış olmasıydı. Ayrıca
Elizabeth’in ailesi ile de komşuluk geçmişi vardı. Cinayetten 10 ay sonra
Avrupa’ya yerleşse de onu cinayete bağlayacak bir delil bulamayınca bu konuyu
kapattılar.
Gelelim
listedeki en şüphe uyandıran isme; doktor George Hodel. Zührevi hastalıklar
merkezi işleten 46 yaşındaki doktorun oğlu Steve Hodel büyünce dedektif olmuş
ve Elizabeth ile birlikte 30 kadını öldürdüğünü iddia etmişti. Ayrıca George
Hodel kızıyla ensest ilişki yaşadığı gerekçesiyle de mahkemeye çıkarılmıştı
fakat suçlu bulunmamıştı. 90’lı yıllarda babasının albümünde Elizabeth.’e çok
benzeyen 2 fotoğraf bulduğunu söylese de bunu kanıtlayamadı.
Şüphelilerle
dolu bu cinayet dosyası 1950 yılında kapatıldı ve günümüzde bile bu güzel genç
kadını kimin öldürdüğü merak konusu haline geldi. Merak konusu olan bu olay da,
bir çok filme konu olmuş olan cani bir eril düzenin ve düzen kadar cani olan
bir katilin kurbanı genç bir kadın söz konusudur.
Yorumlar
Yorum Gönder