HİSSİZLEŞENE KADAR

Duygular üzerine yazmak hoşuma gidiyor. Söylenen, hissedilen ve hissettirilen duygular.. Biliyorum ki herkes birşeyler hissediyor, insanlarla ortak noktamı bulmak ve bunu dile getirmek; kendimi daha normal hissetmemi sağlıyor. Normal, herkes gibi hissedebilmek, hissizleşmekten çok daha iyi geliyor. Hissizleşmek kadar berbat birşey olmadığı kanaatindeyim. En azından bana yaramadığınım kaanetinde olduğumu söyleyebilirim.
Beni en hat safhada hissettiğimin farkına vardıran duygu; korku. Hayatım korkmakla geçti bu yüzden çokça hissettim. Yeri geldi hissizleştim ve pek iyi sonuçlar doğurmadı. 
Birşeyi çok isteyip de ondan korkmak hissetme durumunu iki katına çıkarıyor ve bu cümleleri bana yazdırıyor. Bu cümleleri yazdığım için mutluyum. Yazabildiğim için mutluyum. Söyleyemediklerim için de bir o kadar mutsuzum. Neyse ki bir sırdaşım var; günlüğüm, günlüklerim. Çocukluğumdan beri benimle olan sırdaşlarım. Söyleyemediklerimin yatağı olan günlüklerim.. 
Bazen keşke onlar bir canlı olsa da söyleyemediklerini, söylemek istediklerime iletebilse diye düşünüyorum. Diğer Bir yandan bunun anlamsız olduğunu düşünüyorum çünkü benim söylemek istediklerimi iletmek istediğim insanlar ne duymak ne de hissetmek istiyor. Bu canımı yaksa da yaşamaya devam ediyorum; bu hislere hissizleşene kadar.. Bunun süresini bende bilmiyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİYASET VE POLİTİKA KAVRAMLARININ FARKI

FARKINDALIK

WERTHER İLE BULUŞMA