SÖYLENMEYEN SÖZLER

Bu yazıda söylemediğim bir iki sözden bahsetmek istiyorum. İlerde söyler miyim, bilmiyorum. Sadece bunlarla yaşamaktan yorulduğum için yazıyorum. 
Ben birine çok kırgınım, mantıksal baktığımızda kırılmaya hakkım yok. Bunun nedeni de bana öyle bir hak tanımaması. Doğal olarak gönlünün istemediği birine bu hakkı tanımazsın. Artık sürekli düşünmesem de aklıma geldiği vakitlerde, beni sevseydi ne olurdu, diye sorguluyorum. 
Garip, özlüyorum. Benim çabamla zoraki yan yana geldiğimiz zamanları bile özlüyorum. Kaçamak bir şekilde onu izlediğim zamanları özlüyorum. Onu rehin alıp lafa tuttuğum zamanları özlüyorum. Bunları özlemek beni gurursuz biri yapıyor, belki de. Gönül işinde tek taraflı çabayla bir şeyler yaşamaya çalışınca aşka inanasım gelmiyor. Ama garip bir şekilde hâlâ inanıyorum; aşk denilen aşırı sevgi durumuna. Bunun yanında sevilmemek diye bir durum da var ve ben bunu çok iyi biliyorum. Sevmeyi biliyorum ama bunu nasıl yaşayacağımı bilemiyorum. 
Beni sevmediği için öyle kırgınım ki, onu başkasıyla gördüğüm için öyle kırgınım ki...
Sadece beni sevmesini istemiştim. 
Ona yaptığım kekleri yedirmek, onunla çay içmek, her gördüğümde ona sevdiğim ama yiyemediğim çikolatalardan vermek istemiştim. O yerken ben yemiş kadar olurdum zaten. Karşısına oturup titreyen ellerini izlemek, sürekli salladığı bacağının ritmini duymak isterdim. Çok gülmese de gülüşünü görmek isterdim. 
Beraber mutlu olalım isterdim. Ama o benimle mutlu olmak istemedi. Gönlünün olmadığı biriyle mutlu olmak istememesi de gayet normal bir durum. Olsun benim içinde olmadığım hayatında hep mutlu olsun. Gülmeyi pek tercih etmese de gülmek ona çok yakışıyor. Hep gülsün... ama ben artık düşünmeyeyim. Daha fazla kırılmak, üzülmek istemiyorum. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

SİYASET VE POLİTİKA KAVRAMLARININ FARKI

FARKINDALIK

WERTHER İLE BULUŞMA